2014 seneye damga vuran yapımlarından biri olan Whiplash'i kotaran genç yönetmen Damien Chazelle, yeni filmi La La Land'te de müziğin ön tasarıda olduğu bir hikâyeyle karşımızda olacak.

Film her şeyin başladığı Los Angeles'da bir otobanda başlıyor. Trafiğin sıkışık olduğu bir gün, böbürlü bir klakson neticeninde, hayatlarında istikamet bulmaya çalışan Sebastian ve Mia tanışıyor. İkisi de olanaksıza yakın olan hayallerine odaklanmışlardır. Sebastian 21. asırda insanların ananesel jazz müziğini umursamasını sağlamaya çalışmakta, Mia ise yalnızca kesintisiz bir oyuncu seçmesinde bahtını tecrübe etmek istemektedir. Ancak ikisi de yalnız bir şekilde bekledikleri sıçramayı yapacaklarını beklememektedir. Yapabildikleri asıl sıçrama birbirlerine karşı, sanatsal düşlerinin içine olur. Bu birleşim tabiatının gerektirdiği gibi bir sinematik dünya yaratarak, bizi ışık, renkler, ses, müzik ve sözler ile yakalamaya çalıştığımız mutluluğa ve hiçbir zaman aşamadığımız ihtirasların kalp kırıklıklarına, hayran verici bir yolculuğa çıkarır. Sinema efsaneleri arasına girebilecek Aşıklar Şehri, yönetmen Chazelle'in beyazperdeye aktardığı, insanın en özel bölgesine girerek, içten ilişkilerin anlatıldığı, şahsi hayallerin ve kararların mukadderatla kesiştiği, gerçek ancak büyülü bir evren.